Herkesin malumudur ki döviz kurundaki artış maalesef ki üreticilerin maliyetlerinin ve bundan dolayı da son alıcıların ödediği ücretin artmasına neden oluyor. Döviz kurundaki dalgalanmalar, ülkelerin birbirleriyle olan siyasi durumlarından büyük çaplı olarak bazı para birimlerine duyulan arzın artmasından kaynaklanıyor. Şöyle ki, bir ülkede yabancı bir para biriminden ne kadar çok yastık altında tutulan para varsa, o paranın değeri piyasada azalmasından dolayı artıyor. Bu da maliyetlerin artmasına ve enflasyonun da doğmasına neden oluyor. Enflasyon yüzünden 1 liraya alınan bir somun ekmeğin fiyatı 1.25 lirayı bulabiliyor ve bu da hayat pahalılığı dediğimiz tabiri doğuruyor. Tabi, çok zengin olanlar bundan etkilenmiyor ve servetlerini arttırmaya devam ediyor. Ancak, orta veya düşük gelir sahibi ailelerin günlük yaşım kalitesi zengin ailelerin aksine azalıyor.
Yüksek enflasyon oranlarının oluşması girişimcilerin daha az yatırım yapmasına neden oluyor. Bu da işe alımların azalmasına, üniversiteli ve liseli işsiz grupların oluşmasına sebebiyet veriyor. İnsanlar üretim yapmaktan vazgeçip, çabuk değerlendiğini düşündüğü gayrimenkul ve döviz yatırımcılığına yöneliyor. Bu tip durumda olan ülkeler ancak ve ancak devlet politikaları sayesinde ayakta kalabiliyor. Kamu harcamalarında azalmalar meydana getirip vergilerin yükseltilmesi ise enflasyon artışına karşı alınabilecek tedbirlerin başında yer aldığı için gelir düzeyi düşük olan halkın yaşamı pahalı hale geliyor.
Bugün, yazımızda hayat pahalılığının nedenlerine değinerek günümüzün en büyük sıkıntılarından birine parmak bastık. Ülkemizin zor durumda olduğu bu günleri bir an önce atlatmak üzere esen kalın.
0 Yorumlar